28 Mayıs 2011 Cumartesi

31 çeken egonuzun düşürdükleri...

Yapmayın artık şunu,insanları ardınızdan güldürmeyin,paranızla övünmeyin,alçak gönüllü olun,nefsinize yenilmeyin,dilinizi kendi götünüzü yalamak için kullanmayın,başkalarına yalatmak için uzatmayın,büyük durmayın,küçülün küçüldükçe büyürsünüz görün,anlayın..çıkartıp egonuzu,masanın orta yerine koyup sıvazlamayın,küçülmeyin,güldürmeyin,gülünç olmayın,kanıtlama çabanız olmasın artık kendinizi,sizi bilen yüreğinizle bilsin,sağ elin verdiğini sol elden bile gizleyin denilirken ve bu o inandığınız kitabınızda yazıyorken tutun kendinizi artık...yeniler için yeniden yaratmayın kendinizi,yenilere arkanızdan sonradan görmemi dedirtmeyin,yorum bekletmeyin,gülünç olmayın....baktıkça,dinledikçe,gözlemledikçe kendimi daha çok seviyorum aranızda,evet lan diyorum ben farklıyım,doğruyum ve hepinizden beyaz bir iç var yüreğimde...zorum,zordayım,tırnaklarımı bırakıyorum yollarda başarmak adına ve değiyor tüm kanamalarıma,ağlıyorum ileride güleceğim için diyet öder gibi ağlıyorum,size baktıkça iyi oluyorum oysa..siz küçültürken kendinizi topluluklar arasında ben iyi oluyorum ve yüreğim acıyor nasıl bir geçmiştir bu diye soruyorum nasıl bi sindirilememiş ezikliktir yokluktan varlığa çıkmaktır ki insan kör olur...size gülüyorlar,gülenlerin ağzına çakamıyorum üzgünüm,hakediyorsunuz ve kızgunlığım 2 ye katlanıyor...ve siz öyle meşgulsunuzki primlerinizle bunları göremeyecek kadar anı yaşamayı seçiyorsunuz aciz gibi..sanırım gerçekten acizsiniz düşünceden  yana...

    Kendimi es geçiyorum,zira yaşadığım dönüm noktalarım çoğalıyor,kendime sorup kendime yanıtlamakla buluyorum doğruları,kendimi yazmıyorum,en yazılacak dönemde susmak daha bir güçlü kılıyor tüm çözümlemelerimi...büyüyorum ben...çocuk kalmak için parçalara ayırdığım kıçımı kaldırıyorum bir kenara,çocuğumu uyutuyorum derin bir uykuda ve çeviriyorum yüzümü hiç bakmadığım taraflara...büyüyorum ben...çocuk uyurken büyüyorum ben,çocuğu uyutup sevişmek gibi vicdan yapıyor içim,koyuyorum kenara biriktirdiklerimi,büyüyorum ben....benzemeyeceğim insanların kişiliklerini sıralayıp önüme,yürü kızım diyorum...büyüyorum,ensem kalınlaşıyor...duvarlar çiziyorum tüm uç noktalarıma,duvarlarla bölüyorum kendimi aranızda,aranızda büyüdüğümden bulaşmasın istiyorum hastalıklarınız ruhuma...çünkü hepiniz rahatsızsınız....rahatsızlıklarınız aranızda büyüyorum ben...

3 Mayıs 2011 Salı

umut ne demekti...

umut ne demekti? öznesi insana göre değişen,yolları çatallanan,kimine kolay kimine imkansız..umut neydi! balık mıydı, balıkçımıydı,ikisinide var kılan denizmiydi,denize hakkını verdiren izmir miydi,rakımıydı sol yanımdaki güle yansıyan..umut neydi...bi dua mıydı olsun diye beklenen ama olmayacak olana yüz çevrilerek durulan,umut neydi yanlış açılardan bakılanmıydı...umut tesellimiydi götü bile sikilse mutlu olacak polyanna inadımıydı umut..gerçeklere inat tutulan perdemiydi umut..görmemek için olanları olacakları iç sesinle kendine tekrarladığın yalanların mıydı..inanamak için kırkı vurdığun cümleler miydi..umut neydi..almadan vermek mi beklemek miydi,yada vermeden alınmayan miydi..yasak mıydı umut,sonu ateş olanmıydı ve bilmene rağmen rüya görmek için sımsıkı kapatabilmekmiydi gözlerini...umut neydi amına koyım neydi umut...ayıpmıydı,sevişme isteği kadar dürüst kirpiğe dokunan dudak kadar masum muydu...nasıl bişeydi umut..mavi miydi beyazmı..siyahlara bulansa bile lekeleri görünmeyecek olanmıydı...sesmiydi,gülüşmüydü..bi merhaba diyebilme ihtimali miydi..çıplak bi ten gibi korunmasız olanmıydı..umut canım acımayacak diye beklemekmiydi bileğine dayadığın keskin bıçak duruşunu..sonu var mıydı umudun..sonu varsa ölürmüydü insan sonlarda..öleni gördüm tanıdım umudunu bittiğinde soldan girip sağ taraftan çıkan kurşun muydu sonu,göğsünden silinmeyecek olan o barut kokusumuysu sonu..var mıydı yokmuydu..bir masal başlangıcı cümlesine imzasını atan mıydı...umut aşağlanmak mıydı,söylesen güldürecek olan mıydı kendine,umut yalan söylemekmiydi bakıp gözlerinin içine saklamakmıydı kendini..vaçgeçmekmiydi çok şeyden,umut alıp yel değirmenlerini karşına ,altındaki beyaz donla kılıç sallamak mıydı rüzgara,bir hikayeye inanıp ona göre yaşamak mıydı hayatı,cennetten kovulma pahasına uzanabilmekmiydi yanına,umut terlemek miydi teninde ve her seferinde daha çok ,daha çok istemekmiydi...ritüel gibi eğilip kalkmak gibi 5 vakit namaza durmak gibi inançmıydı umut tekrar edilen..her tekrarda kendini yenileyebilen bir maddemiydi umut...yazmak mıydı umut? anlar belki diye götümün kenarından yavaştan fısıldamak mıydı umut...bana göre soru işaretiyle biten her cümleydi umut...cevabını alamayacağim,dudaklarını aralasan kulaklarımı kapayacaklarımdı...ama hep sonu aynı işaretle bitendi.....duyuyor musun?........